Mantık ve argümantasyon teorileri incelendiğinde bunlar özellikle ceza yargılamasında kendisini gösterir. Kişi suçlu veya suçsuz olabilir ve bunun kararı hâkimin değerlendirme alanındadır. Mantık da olgusal ve esasen doğru olan önermeler için 1 yanlış olanlar için 0 kullanılır. Yani eğer sanık suçlu ise ve bunun doğru olduğuna kanaat getirilmesi yargıcın verdiği karar önermesinin doğru (1) olmasıyla ilişkilidir. İşte bu sebeple modern ceza muhakemesi hukuku adil yargılanma hakkının üzerinde önemle durmaktadır. Burada özellikle gerekçeli kararın verilmesi gerektiği ve bu kararın önermelerinin normatif olarak doğru önermelerden oluşması gerektiği kendini göstermektedir. Aynı zamanda geri dönülemez ceza ve uygulamalardan kaçınmak gerekir. Nitekim kişinin suçlu olduğu önermesi yargılama sonucunda verilmesine karşın bunun tersinin olma olasılığı yani kişinin suçlu olduğu aksiyom/önermenin esas değerinin 0 olması durumudur. Bu sebeple de yargılamanın gerekçelerinin uygun olması ve yargılama sürecinin uygun sürede yapılması gerekir. Ek olarak belirtilmesi gerekir ki hukuk epistemoloji durumu incelendiğinde aksiyomların değerlerinin değişkenliği söz konusu olacağı için mutlak bir adalet hakkaniyet anlayışından bahsetmek mümkün olmayacaktır. Burada olması gereken önermelerin tutarlı ve hem normatif olarak hem de olgusal olarak doğruluğa en yakın olarak verilmesi gerekir.
Ayrıca eklenmesi gereken husus akıl yürütme yani mantık hataları ve safsatalarina dikkat edilmesidir. Nitekim yargı organı da insanlardan oluşur. İnsanların duygu, düşünce gibi nörolojik, biyolojik ve psikolojik gereklilikleri olduğundan mütevellit verilecek karara etki edebilir. Burada normal aksiyomlardan bağımsız bir dış önermenin yargılama faaliyeti önermelerini değiştirmesi söz konusu olacağı için kararın esnasındaki önerme tutarlı olsa dahi değer olarak 0 olacaktır. Diğer akıl yürütme yolu hatalarına dikkat edilmesi gerekmektedir. Nitekim bunların hepsi yargılama faaliyeti önermelerinin dışında önermelerden oluşabileceği gibi yargılama önermelerinin olgusal ve normatif değerlendirilmelerinin hatalı yorumlarından oluşabilir. Ve bu önermeler yargı önermelerine etki ederse yargı önermelerinin sonucunda ulaşılan değer 0 olur. Bu da Ödev Ahlakı ve Kantçı etik anlayışından ötürü uygun değildir.
Bir argümantasyon hatası özellikle sıklıkla kullanılan otoriteye başvurma hatasıdır. Otoriteye başvurma hatasının sıkıntısı şu dur ki önermenin değerinin 0 veya 1 olmasının anlamı niteliksel veya niceliksel bir kavrama bağlı değildir. Lakin alandaki güçlü otorite önermenin değerinin 1 olmasının normatif ve olgusal olarak gerekçelendirilmesinde kullanılabilir. Bunun haricinde bağlantısal ilişkiyi kuramama durumu da söz konusudur. Mantık argümantasyonunun özünde önermelerle oluşan bir epistemolojik bilgi söz konusudur. Basit Mantık veya Aristo Mantığı denilen Klasik Mantık tümevarım veya tümdengelim yöntemleriyle bunu denemiş olsa da özellikle Rene Descartes ve Francis Bacon'un etkisiyle modern mantık bunları geride bırakmıştır. Nitekim Descartes'a göre Aristo mantığından yeni bilgi elde edilmesi pek mümkün gözükmemektedir. Haricinde hukuki yargılama önermeleri genellemelerden uzak olmak zorundadır. Nitekim bu önermenin doğruluğu insanı bilimlerde ölçülemeyecek mikro düzeyde verilerin olması ve hesaplanmalarının mümkün olmamasıdır. Hukuk hakların çoğulu anlamına geldiği için ve tarihsel gelişimi incelendiğinde herkes için olduğu önermesinin değeri 1'dir. Nitekim herkes aynı tür canlıdır. Ek olarak hak kavramı da nitelik veya niceliğe bağlı değişkenlik gösteren bir parametre değildir.
Diğer bir husus hukukî önermelerin normatif değerlerdirmesi bakımından bir ölçüt olan kıyas ve yorum kurallarıdır. Kanunlar tüm olasılıkları hesaplayamayazlar. Bu sebeple var olan normatif kurallar somut olaya göre uygulanır. Kurallar yeni bir somut olay karşısında ise kıyas yoluna gidilir. Kıyas bir şeyin başka bir şeye analoji yoluyla benzetimidir. Yorum ise normatif kuralın içeriğinin ve esasının değerlendirilmesidir. İnsan özellikle tüm parametleri hesaplayamayacağı ve bunun mikro dünya bakımından olgusal olarak doğru bir önerme olması kanun koyucuların tüm durumları değerlendirmesini engellemiştir. Buna binaen kıyas kurumu ilgili normatif değerlendirmeler ile yapılabilmelidir. Burada dikkat edilmesi gereken husus kıyas hususunda anaoloji metodolojisine dikkat edilmesiyle birlikte genel mantık ve akıl yürütme disiplinlerinden yararlanılmalı, olgusal/bilimsel önermeler değerlendirilmeye alınmalıdır. Nitekim ancak böyle bir durumda kıyas önermesinin doğruluk esası 1'e yakın bir değer alacaktır. Bu da adil yargılanmanın gerçekleşmesine hizmet edecektir.
Yorum konusu ise bağlayıcı olmadığı için daha çok bir değerlendirme niteliği taşımaktadır. Bu yorum kuralları ise yorum yapmanın kurallarından ziyade hukuk kurallarının yorumunun metodolojik incelemeleriyle alakalıdır. Burada farklı metodolojik yorumların incelenmesi bir yana bunların ana hattının kıyas önermesinin doğruluk değerinin artması bakımından aynı koşullara tâbi olmasıdır. Hatta metodolojik ayrımların bir rekabet halinde olmaması gerekir. Zira bir normun lafzı yorumu durumu tam karşılayamaması durumunda amaçsal yorumu elverişli olacaktır.
Daha sonra tekrar detaylı hazırlayacağım bu konu üzerine kısaca değineceğim husus yargılama önermelerinin ehemmiyetidir. Şüpheli/Sanık yargı önermelerinin doğruluk değeri 1 ise ancak suçlu olabilir. Hukukun anlamı ise hak kelimesinin çoğulu olup objektif ve herkese ait olma niteliğine haiz olmalıdır. Bu önermenin ve adil yargılanma islemlerinin yerine getirebilmesi için hukuki önerme ve argümantasyonlarının değerlerinin doğru olması (1) gerekir. Ve unutulmaması gereken nokta bu önermelerin her zaman determinist yasalara tabi olmadığı yani sonucun yanlış (0) olma olasılığının her daim olduğudur. Bu sebeple de yargılama işlemlerine daha da dikkat edilmelidir.
Hukukun gölgesinde, hukukun himayesinde, hukukun rehberliğinde ve mutlaka hukukun bekçiliğinde bir sistem inşa edebilmek, insanlığın asırlardır verdiği varlık mücadelesinin en kutsal hedefi oldu. İnsan; hakları ile vardır ve ancak hakları ile güçlüdür. Haklarımızın farkında olmak kadar, peşinde olmak da insan olmanın gereğidir. Bu yazıyı bütün meslektaşlarıma ve insan onuruna değer veren herkese atfediyorum.
Yorumlar
Yorum Gönder