Memlüklere Dair




Memlük kelimesi bir şeye sâhip olmak mânâsındaki Arapça 'meleke' fiilinden türetilmiş bir ism-i mef'uldür. Lâkin bu kelime hem erkek hem kadın esir olarak, İslâm'ın ilk dönemlerinde kullanılmıştır. Daha sonra asker olarak yetiştirilen köle olmuştur. Bu köleler savaşlarda ele geçirilen esirlerden veya tüccarlardan elde ediliyordu. Bazı devletler bu esirleri hediye maksadıyla başka devletlere de göndermişlerdir. İslâm devletleri içerisinde ise memlükleri istihdam eden Abbâsîler olmuştur.

Abbâsî hâlifeleri zamanla İranlı idarecilere güvenini kaybetmiş ve Türk memlük sayısının artmasını sağlamıştır. Misâl Türk anadan doğan Mu'tasım zamanında alınan memlük sayısı 30 binleri aşmıştı. Mu'tasım onlar için özel şehirler kurdurtmuş diğer Türk ülkelerinden kızlar getirerek diğer ırklarla karışmasını engellemek istemiştir. Zaman içinde Abbâsî sülâlesi Türk memlüklere daha çok bağlı konuma geldi. Memlükler âdeta hâlifeleri belirliyordu. Sadece asker olarak kalmadılar. Çoğu bölgede valiliğe kadar yükseldiler. Mu'tasım Türk asıllı Eşnas'ı Mısır'a atamıştı. Bayık Beğ, Ahmed b.Tulun, Tulunoğulları sülâlesi, İhşidler sülâlesi Türk asıllı Mısır'ı yöneten valilerdi. Mısır'ı ele geçiren Fatımîler de Eyyûbîler de memlükleri kullandılar. Ekseriyeti Türk olan memlüklerin içerisinde Ermeni, Çerkes ve Rum da vardı. Tamamına Türk denirdi. 

Eyyûbîler de memlük sayısını artırmıştı. Lâkin Faraskur savaşından sonra Turan Şah'ın üvey annesi Şecerüddürr ve Türk memlüklere kötü tavrı onu ortadan kaldırarak Eyyûbî saltanatını sonlandırdılar. Turan Şah'dan sonra Türk asıllı olması sebebiyle Şecerüddürr'ü sultan seçtiler. Makrîzî onu ilk sultan yazarken diğer tarihçiler umumiyetle onunla evlenmek suretiyle tahta çıkan Aybeg'i ilk sultan demektedir. Şecerüddürr'ün tahta çıkmasını hoş karşılamayan komşu Müslüman alemi onu aşağılayıcı hareketlerde bulundu. Şecerüddürr de tahtı Aybeg'e bıraktı.

Memlük devletinin asıl adı Ed-Devletü't-Türkiyye veya Devletü'l-Etrak'tır. Bahrî(Türk) ve Burcî(Türkleşmiş Çerkes) sülâleri vardır. Diğer Türk devletlerinden farklı olarak başarılı olan komutan hükümdar oluyordu. Daha doğrusu sadakat yemini ettiği efendisini daha sonra öldüren kişi. Misâl Baybars böyle tahta çıkmıştır. Kit-Buga sözlerinde haklıydı. "Var olduğumdan beri Hân'a hizmet ettim. Ben sizin gibi efendimin katili değilim." Bu açıdan militarist bir devlet olarak görülebilir. Zirâ her hükümdar âdeta profesyonel askerdi. Ayn Câlût'ta iki tümenlik İlhanlı ordusunu yenmelerini buna borçluydular. Otoritenin zayıflığı ve XV. asırda ekonominin bozulması Memlüklerin en büyük dezavantajlarıydı.

Memlükler hakkında cahilâne yorum yapan çoktur. Onların Araplaştığını söyleyen fahiş bir iddia vardır. Memlük ordusunun unun askerî kuvveti 426.000 kişi idi. 133.000 Türk ve Türkleşmiş Çerkeslerden müteşekkil esas vurucu kuvvetti. Bunun haricinde 200.000 Türk'ten oluşan ihtiyat kuvveti vardı. Geriye kalan 93.000 kişilik Arap ordusu işe yaramıyordu. Hatta Merc-i Dâbık Savaşı'nda Arap yok denecek kadar azdır. Memlük devletinin dili de Türkçedir. Son dönem Çerkes sülâlesi de Türkçe konuşmuştur. Türkçe şiir yazan hükümdarlar bile vardır. Çerkes hükümdarlarında da Türk adları vardır.

Memlüklerin ateşli silahları bilmediği iddiası da ayrı bir cahilâne iddiadır. Memlüklerin topu 1365 civarında öğrendiği ve kale kuşatmalarında kullandığı bilinmektedir. Tüfeği de 15. asırda keşfettiler. 1410'da Memlüklerin ricâsı ile Emîr Süleyman Mısır'a Osmanlı topçuları ve denizcileri göndermişti.1490'da Kayıtbay'ın Osmanlı hududuna gönderdiği orduda tüfekçiler bulunuyordu. 1496'da Türkmen, Mağribli ve Acemlerden müteşekkil bir tüfekçi birliği oluşturulmuştu. Yapılan talimler daha sonra tepkilere yol açınca bildik kaldırılmış daha sonra tekrar kurulmuştur.  
 1407 Memlük-Akkoyunlu Savaşı'nda Memlüklerin top ve tüfek kullandığını Ebubekir Tihranî yazmaktadır. Memlüklerde güçsüz bir otorite olduğu için askerî ıslahatlar zaman zaman sekteye uğramıştır. Lâkin ateşli silahları bilmediklerini söylemek abestir. Ridaniye Savaşı'nda bile top kullanmışlardır.

Memlükler Altın Orda ile iyi ilişkiler kurmuştur. Hükümdarlarının Kıpçak olması bu hususta etkili olmuş ve aralarında esir ticareti, evlilik gibi olaylar gerçekleşmiştir. Memlükler İlhanlılar ile sürekli harp hâlinde olmuşlardır. Bunu dinî bir neticeye bağlamak beyhudedir. Zirâ Müslüman olduğunu bildiren Ahmet Teküder'i Müslüman saymayanlar yine Memlüklerdi. Gâzân Hân döneminde ciddi savaş çıkaran yine Memlüklerdi. Kısacası Memlük-İlhanlı Savaşları dinî olarak değil Suriye'de hâkimiyet mücadelesi olarak düşünülmelidir. Memlüklerin Türkiye Selçukluları ile ilişkileri iyidir. Selçuklu sultanları birçok kez Memlüklerden yardım istemişlerdir. Memlüklerden Baybars ünlü Anadolu seferi ile cevap vermiştir. Memlükler ile Temir Beğ'in arası iyi değildir. Berkuk dâhice hareketleri ile Temir'i kendi döneminde kendisinden uzak tutmuş lâkin kendisinden sonra tahta çıkan Ferec döneminde sıcak çatışmalar yaşanmış ve Memlükler toprak kaybı yaşamıştı. Temir Beğ'in vefatından sonra ise savaş olmamış hatta Sultan Çakmak döneminde dostça ilişkiler kurulmuştur. Hristiyan devletler üzerine Suriye'deki Haçlı kontluklarını Baybars ve el-Melikü'z-Eşref temizlemişti. Daha sonraki dönemlerde Kıbrıs, Venedik, Ceneviz, Rodos, Portekiz ve İspanyollar ile savaştıkları, Akdeniz ve Yemen açıklarında korsan saldırmaları yaptıkları görülür. Barsbay zamanında Kıbrıs'a 3 sefer düzenlenmiş ve sonunda Kıbrıs ele geçirilmiştir. Hindistan ve civarında Portekiz ve İspanyollar ile çarpışmışlardır. Kilikya Ermenileri ile araları kötü olmuştur. Lâkin en sonunda bu krallığı tarihe gömmüşlerdir. Memlüklerin Anadolu beylikleri ile arası ise iyidir.

Memlük-Osmanlı ilişkileri ise zaman içinde değişikliğe uğramıştır. Yıldırım Bâyezid'in Malatya'yı almasıyla ilişkiler bozulmuştur. Yine Yıldırım Bâyezid Temir Beğ gelince Ferec ile iyi ilişkiler kurmuştur. Daha Yıldırım Bâyezid döneminde İbn'ü Haldûn "Mısır için Osmanoğlu'ndan başka tehlike yoktur." demiştir. Yıldırım'dan sonra Fatih döneminde Memlüklerle ilişkiler bozulmaya başlamıştır. Dulkadiroğullarının Bey tayini, Hicaz su yolları meselesi, Fatih'in gönderdiği elçinin yer öpmemesi ve gönderdiği mektuptaki farklı tavır iki devleti karşı karşıya getirmiştir. Cem Sultan'ın himaye edilmesi, Safeviler konusunda ittifak olmayı reddetmeleri Osmanlı'nın Memlükleri yenmesi için yeterli sebeplerdi. Memlükler nüfuzlarını devam ettirdiler. XIX. asırda Mehmet Ali Paşa tarafından da yok edildiler. Bugün bile Mısırlı pek çok tanınmış aile Memlüklerden inmiştir.

Kaynakça
Yavuz Sultan Selim, Yılmaz Öztuna
Türk Tarihinden Yapraklar, Yılmaz Öztuna
Memlükler, Fatih Yahya Ayaz
Memlûkler, İsmail Yiğit
Sultan Baybars, Ramazan Şeşen
Sultan Kalavun ve Oğlu, Ramazan Şeşen
Eyyûbîler, Ramazan Şeşen
Selahaddin Eyyûbî, Ramazan Şeşen
İslâm Tarihi, Adem Apak
Abbâsîler, Nahide Bozkurt 
Osmanlı Klasik Çağda Savaş, Feridun Emecen

Yorumlar