Milletin en önemli unsuru da dildir. Dil meselesi milliyetperverliğin en mühim meselelerinden birisidir. Bir Türkçeci olarak bu meseleyi ele almak gerektiğini düşündüm.
Yabancı dil bilmekle övünen kimseler vardır. Vakıa övünülecek bir şeydir. Lâkin bu övünmeyi yapanların ekseriyeti Türkçeyi hakir hatta fakir bir dil olarak görmektedir ve kelimelerin kökenlerine bakmaktadır. 21.asırda olmamıza rağmen hâlen topumların etkileşimde olduğu, diller arasında kelime alışverişi olduğunu ve dünyadaki diğer dillerde de başka dillerden kelimeler olduğunu anlayamacak gerizekâlılar mevcuttur. Türk lûgatı fakir değildir. 11.asırdaki Divan-ı Lügati't-Türk'te 8.584 civarında kelime mevcuttur. Türkçeyi hakir görmek için gramerini aşağılamak ise kişinin aşağılık olduğunun göstergesidir. Türkçe dünyanın en mazbut dilidir. Grameri de en iyi gramerdir. Gayri kıyasî fiilleri, harf-i tarifleri olmayan ve müstesnaları pek az olan dil Türkçedir. Sigaları da aynı şekilde oldukça zengindir ki bazılarının büyük dillerde karşılıkları dahi yoktur.
Dil meselesinde diğer önemli bir husus İslâm öncesi Türkçenin saf olduğu düşüncesidir. Türklerin Afrika'daki kabililer(ki günümüzde Afrika kabilelerin de dilleri saf değildir) kadar geri olduğunu sanan gerzekler Türkçenin antik çağlarda dahi imparatorluk dili olduğunu bilmemektedir. İbraniceden geçtiği düşünülen 'Töre' Moğolcadan gelen 'Alp', Râmî dillerinden 'Ev', Sogdcadan gelen 'Kend,kand, acun' gibi misâller çoktur.
Dil meselesinde Türkçülerin bir kısmı da yanlışa düşmektedir. Büyük Türkçüler Öztürkçeci yani Uydurmacı değil arınmış Türkçecidir. İkisi tamamen farklıdır. Ayrıca merhum Ziya Gökalp Beğ:
"Uydurma söz yapmayız,
Yapma yola sapmayız,
Türkçeleşmiş, Türkçedir;
Eski köke tapmayız." demiştir. Ayrıca Türkistan ismindeki istan eki de Türkçe değildir. Uydurmacılık en eski çağlardan beri imparatorluk dili olan(böyle az dil vardır) Türkçeyi çoban diline çevirme hareketidir. Milliyetperver olduğunu söyleyen herkesin bu gafletten uzaklaşmasını isterim. Atatürk de bir dönem Öztürkçeceliği denemiş, şey kelimesini Türkçe olmadığı için yasaklamış, sonra çıkmaza girildiğini görünce bu işten vazgeçmiştir. Bunlar Falih Rıfkı Atay'ın eserlerinde anlatılmaktadır. Öztürkçecilik yani uydurmacıların milliyetperlikle de Atatürk'le de ilgisi yoktur.
Dil meselesi için değineceğim diğer bir husus Arapçanın üstünlüğünü savunanlardır. Herkese bir sorum vardır. Bir dilin üstün olması için sondan ve baştan eklemeli olması kâfi midir? Dünyada başka böyle dil yok mudur? Vardır. Kur'an'ın Arapça olduğunu ileri sürerek Arapça üstünlüğü sağlanamaz. Zirâ Kur'an'da Arapları şiddetle tehdit eden ayetler mevcuttur. Ayrıca Arapça dışında Türkçe 'Temür' kelimesi de Kur'an'da iki yerde geçmektedir. Türkçenin dil olarak zenginliğini ikinci paragrafta anlattım.
Güneş Dil Teorisini başka bir gönderi de anlayacağım
Yorumlar
Yorum Gönder